"Düşmüşüm bir çukura canım yanıyor
Yaşasam mı ölsem mi karar vermek zor"
Damarlarımdaki asil kanda sevginin pigmentleri yok!
Ne anlamı kaldı damardan girdiğimiz devrimlerin?
Bitti!Bitişim bitti.
Sonda,en dipteyim.Daha ötesi yok!
“İnsanın kendisine, filozofların ‘galaktik bakış açısı’ dediği bir bakış açısı vardır. Yani insan, kendisine dışarıdan bakar. Bu bakış açısına ‘kozmik bakış açısı’ da denilebilir. Kendinize böyle baktığınızda, evrenin sonsuzluğunda minik bir nokta gibi görünürsünüz. Hayatınız, zamanın sonsuzluğu içinde anlamını yitirir. Günlük uğraşılarınız sıradanlaşır ve altınızda homurdanarak akan ölüm ırmağının sesini duyarsınız. Kendinize dışarıdan baktığınızda ve bunu çok uzaktan yaptığınızda, olaylar anlamını/önemini kaybetmeye başlar. Bu türden filozoflara, yani hayata çok uzaktan bakan filozoflara örnek verilecek olursa; Tolstoy, Nietzsche, Camus, Sartre, Schopenhauer gibi isimler sayılabilir. Bu filozofların ortak noktası, hiç değilse hayatlarının bir bölümünde aşırı karamsar olmalarıdır. Çünkü, hayata fazlasıyla kozmik çerçeveden bakmışlardır. Halbuki, günlük hayatın içine girdiğinizde, kozmik bakış açısından kurtulduğunuzda, yani kendinize dışarıdan bakmadığınızda minik şeylerden keyif almaya başlarsınız. Sohbet etmekten, arabayla bir hafta sonu gezintisinden, piknik sepetinin içindeki soğuk bir biradan, yeşil otların üzerindeki hayatın sonsuz çeşitliliğinden, oltanın ucunda çırpınarak gelen balıktan, güneşin doğuşu ve batışından... Demek ki; bu boktan hayatla başa çıkabilmek için, kendine fazla uzaktan bakmayacaksın, fazla anlam peşinde falan koşmayacaksın.
Bazı şeyleri, Tolstoy’un büyük hayranlık duyduğu köylüler gibi siktiredeceksin gidecek. Bahçeni sulayacaksın ve ortaya çıkan ürün karnını doyuracak... ”
Basit gerçeklikten kopmak için, kendimize hayati yalanlardan kurulmuş bir dünya yaratmaktan başka çıkar yol yok gibi görünüyor. Irvın Yalom’un dediği gibi; “En büyük görevimiz, yaşamı destekleyecek kadar sağlam bir anlam icat etmek ve bu anlamı ortaya koymadaki kişisel katkımızı inkar etmektir...”
ÇIKMAZ yeni
-
Çıkmaz versiyon 3
Yalnızım, Havvasız Adem gibi.
Çaresiz, Balığın yuttuğu Yunus gibi.
Pişman, Habil'i öldüren Kabil gibi.
Ağlamaz, kendi düşen çocuk gibi.
Ha...
6 years ago
No comments:
Post a Comment