Tuesday, 21 July 2009

Neyzen Tadında

Biz ki babalarını çarmıha gerenlerin "oğulları" olarak...
Analarımızı becermiş olmanın yüz-akıyla yıkıp geldik tüm z-amanları...
Diye "şiirlenmek" isterdi ya gönül...
O da yaktı artık geçtiği köprüyü...
Ve aktı "hiçliğin" deryasına...

Nedir ki "şiir" dediğiniz?
Yarım-yamalak entellektüellerin..
Uyuz-uyuz mırı(a)ldanmaları...
Duygu denilen pezevenklerinin...
Ortalığa -coşu-hüzün ağırlıklı melankoli pazarlaması...
Ve "hüzün-şehvetiyle" sarhoş olanların o büyük "aldanışı"...

Nedir ki şiir dediğiniz?
Hem nasıl olur da "sıçan" aynı zamanda şiir yazar...
Nasıl yan-yana gelir bu ikisi?
Ne o ezberiniz-kutsalınız zeval mı gördü?
Yoksa siz o "işi" duygularınızla mı yaparsınız?


Böyle de şiir olmaz mı?

No comments: