Monday, 20 July 2009

Uygur(suzlaşan) Uygarlık

"Uygur türklerinin gösterisi ölümle sonuçlandı. Çin polisi sert müdahale etti. Bin 500 kişi gözaltına alındı. Olayların sorumlusu olanlar da kurşuna dizildi.

Kanal D'nin özel haberine göre, geçen ay bir fabrikada Çinlilere Uygur Türkleri arasında çıkan kavganın ateşlediği olaylar sokağa taştı.

Uygur Türkleri kavgada ölenlerle ilgi soruşturma açılmasını talep etti. Ama Çin hükümeti olayı örtbas etmek isteyince, Urumçi karıştı.

Günler süren olaylar sonrasında Çin yönetimi Urumçi'ye asker takviye etti. Urumçi'de ev ev baskınlar yapıldı, Uygur Türkleri gözaltına alındı. Çin hükümeti olayların sorumlularının idam edileceğini açıkladı.

Ve o kararını önceki gün uyguladı. Tam 196 Uygur Türk'ü kurşuna dizildi.

Uygur Türkleri'nin nerede idam edildiği bilinmiyor. Cenazelerinin ailelerine verilip verilmediği de belli değil. Bilinmeyen sadece o değil. 600'den fazla kişiden de haber alınamıyor.

Çin yönetimi olayları kanlı şekilde bastırdı. Tam 196 Uygur Türkünü de idam etti. Adeta dünyaya meydan okudu."


Yaklaşık 4 aydır televizyonu hiç açmayan biri olarak, haberleri gazete ve internetten takip ediyorum. Birkaç saat önce doğum günü ile ilgili geyik yazısını yayınladıktan sonra, az önce, yukarıda Hürriyet gazetesinden alıntıladığım dehşet uyandırıcı yazıya rastlamak bende tam bir şok etkisi yarattı. Dünya barışı, topyekün terör-ırkçılık-açlık mücadelesi (!) veren günümüz dünyasında bu durumla karşılaşmak ...196 insan kurşuna diziliyor. Binlerce insan göz altına alınıyor, kayıplar had safhada...çinli olmayanların can güvenliği yok! En dehşet verici yanı da kıyım işini devletin kolluk güçlerinin gerçekleştiriyor olması. Bize Apo'yu idam etmememizi dikte eden Batı medeniyeti bu vahşet karşısında nasıl bir tavır takınacak çok merak ediyorum. Gerçi teamül ortadadır, siyasi tavır takınmaktan öte pek gidilmez ne de olsa ülke menfaatleri ( ticari ) söz konusudur!!! Doğrusu ülkemin hükümeti tarafından Çin'de yaşanan bu kıyım ile ilgili ortalama siyasi nutuklar dışında omurgalı ultimatomlar görmüş de değilim. Onlar kafalarını kendi yarattıkları sanal olaylara gömmüş olup, ergenekonculuk oynamaya devam etmekteler.(Ergenekon gel bana kon) Anamızı beceren bu iktidar-sermaye ittifakı gücünü halktan almaya devam ediyor. Bu ikide bir ağlayan, kükreyen, mızmızlanan ulema zümresinin dümeninde seyrettiğimiz gemiden, buz dağını ancak ona çarptığımızda fark edeceğimiz aşikardır. Siyasetin ve savaşın olduğu her yerde pisliğin, çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun, adaletsizliğin olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Siz ey halk yığınları! Bu boktan dünyaya çükünüz ve egonuz uğruna çocuklar getirirken beyninizdeki tek bir nöronu bile yormuyorsunuz, etrafınızda olanları fanatik kuş beyinli taraftarların maç seyretmesi gibi seyrediyorsunuz, işiniz ve eviniz arasındaki ring hattında seyredilen nebati yaşamlarınıza çomak sokulmadığı sürece kahramanlık da yapmıyorsunuz...

Siktiğimin insanlığı çoktan çığrından çıktı...fakat biz bunu ancak birileri öldürüldüğünde fark ediyoruz. Oysa hergün öldürülüyoruz: akrabalarımız, ailelerimiz, kendimiz, iş verenler, sokaktakiler ...herkes cinneti yaşıyor. Kıçımıza sokulan yaldızlı değerlerimiz anlamını çoktan kaybettiği halde hala polyannacılık oynayanların çokluğu beni hayrete düşürüyor. Dünyada bi Einstein, Nietzsche çoğunluğu olabileceğini zaten düşünmüyorum da..

Yazıyı Neyzen Tevfik ile bitirelim.

Âlemin bağ-zârını s.keyim
Sünbül ü verd ü nârını s.keyim
Andelib-i nizârını s.keyim
Hâsılı nev-baharını s.keyim !

Bana yoktur lüzumu gülşeninin,
Şeb-i tarîk ü rûz-ı rûşeninin
Ne gulâmının ne de zenninin
Hepsinin tâ mezarını s.keyim !

Ağlamam ben, ben erkeğim erkek,
Hayli güçtür bana cefâ etmek,
Minnet etmem bu ömre de felek,
Atını al, tımarını s.keyim !

Güççedir bu fakiri aldatmak,
Yüzdürüp sonra kündeden atmak,
Gözünü aç da sen bana bir bak,
Ben senin i'tibarını s.keyim !

Saki-i mâh-rûyına s.çayım,
Gülünün reng ü bûyuna s.çayım,
Mutrîbin hâyâ-hûyuna s.çayım,
Sâgar-ı neşvedârını s.keyim !

Yok sâfâsı hezâr-ı dem-gerinin,
Gül-sitanda şükûfe-i terinin,
Bezm-i sahbâ-yı rûh-perverinin
Neşvesiyle hümârını s.keyim !

Feleğin uğradımsa vartasına,
Sıçayım ağzının ta ortasına,
Bunu yazsın cihan da hartasına,
Kıta'at ü bihârını s.keyim


Sizden bi farkım yok. Biraz sonra yatağıma uzanıp mışıl mışıl uyuyacağım. Tepkim sadece yazımda kalacak..

2 comments:

7.oda said...

ben hala televizyonu açmamaya devam ediyorum Nik..
artık haberleri okumaktan da vazgeçtim gazetelerden de internetten de..
arkadaş sohbetlerinde veya tesadüfen denk geldiğim şekillerde öğrendiğim haberler dışında tamamına kapadım kendimi.
dünyada ne olup bittiğini öğrenmek istemiyorum..

Nik said...

Dünya boktandır derken...insanın onu klozet gibi kullandığını kastettiğimi bilesiniz

Televizyon gereksiz kutu! Türkiyede habercilik diye bişiy zaten yok...trafik kazaları, cinayetler, tecavüzler, mankenlerin götleri bla bla bla