Sunday 30 September 2007

Cuma(e)rtesinin ertesi

" Reality is merely an illusion, albeit a very persistent one " A.Einstein

Bugün pazar olmasına pazar da, benim için salı veya perşemeden tek farkı 8 saat uyuyabilme lüksüne sahip olabilme şansıdır. Bugün içimde bir heyecan yok, dışımda da yok! Ruhsal orgazmda tavan yaptığım eylemler artık beni tatmin edemiyor. Duyamıyorum saka seslerini, göremiyorum doğa ve kadın güzelliğini. Başı kesik adamların eskrim yaptığı; ve onların etrafında toplanmış olan diğer adamların kan taslarını havada tuttukları ve kafaları olmadığından g.tleriyle güldükleri flu bir dünyada bitkisel hayat sürüyorum sanki. Bu sekronize kafasızların dünyasında bizlere sunulan yaşam alanının metrekaresi sekseni bile geçmez; bir oda, bir salon ve bir de g.t !

Neyin şikayetidir lan bu !? Kadıyı kadıya şikayet etmek..... senin farkın ne? Aynı düşünce ve kültür çanağından beslenen kütlenin bir atomu olarak, kovalent bağ kurduğun elektrona olan serzenişinin kıymet-i harbiyesi nedir? H...iktir git gidebildiğin yere kadar; balık ol , su ol, ne s...m olursan ol ama adam olma ! Yıllar önce beslediğin umutların seni piç etti işte ! Hangi umudun, hangi hayalin, hangi kadının yanında şimdi? Akıllı bir adamın yapabileceği en büyük aptallıkları bir bir yaptın sen. Git şimdi kendini fazla s..tirmeden ! Mühim olan hangi kucaklara oturduğun değil, yüzünde gamzeler açıp açmadığıdır; hatta iki gamzelinin bir araya gelmesi daha makbuldur, bunun için yazar / oyuncu olmana da gerek yok.

Birini becerdiğimizde onun da bizi becerdiğini neden anlamayız, anlayamıyorum. Sevemiyorum hayatı sindirella / polyanna pembeliğinde ve hafifliğinde yaşayanları. Ulan insanız hepimiz, isteklerimiz, arzularımız aynı ! Sana diyorum kadın! Sergilediğin kıçını ellemek isteyenler elbet olacaktır, neden garipsiyorsun ki bunu ? Seni cinsel obje olarak da, şiit teması olarak da, anne olarak da , hepsi olarak da görenler dünya yuvarlak (!) oldukça olacaktır, ne var bunda? Madem kafanız çok çalışıyor, gidin Einstein veya Nietzsche olun da sizi, olmayan .aşaklarınızdan öpeyim! Şiir gibi konuşursunuz ama bok gibi yaşarsınız. Bununla da kalmayıp size sıçtığınızı söyleyenlere de gard alırsınız. Ama güzelim sen anatomik olarak insan olmaktan başka nesin bi sorsana kendine? Profesör olsan ne yazar, orospu olsan ne yazar! Sevilmek ve sevmek istiyorsun, bi tane olmak istiyorsun ama asıl ideal olanı elde etmenin zorluğunu bildiğin için önüne gelen kötülerin iyileriyle birlikte oluyorsun. Ve aşk.... bakıyorum da hepiniz aşıksınız, hepiniz yanıyor, hepiniz Leyla veya Mecnunsunuz. ..bazen de Dink oluyorsunuz o ayrı mesele...

Ulan bana ne sizin aşkınızdan ya da aşktan kardeşim ! Benim egomu besleyen, gece üstümü örten, iyi sevişen, sohbet edebilen, sıkılabilen, beni kaybedebilme ihtimalinin bilincinde olan bana somut bişeyler verebilen, paylaşabilen şeye aşk derim ben...yoksa Julia Roberts da, Angelina Joolie de hoş hatunlar....

Böyle temasız yazılar olunca dağılıyorum ben. Hafta içinde kafamı çok çalıştırdığım için hafta sonuna çalışan biryerim kalmı.....bi dakka çalışan yerim kalıyor ama sıklıkla terk ediliyorum ya, o yüzden onu kullanabilmek için bu memlekette 6 ay beklemen lazım; önce seni iyi tanıyacaklar, evlenebilinecek bir potansiyel olarak görecekler vs... malum bizim bildiğimiz kızlardan değiller onlar. Biz hiç bir kitapta, filmde rastlamadık böyle profillere. Ben hiç " bildiğimiz kızlardan" biriyle tanışmadım hayatım boyunca, öyle biri olduğunu iddia eden birini de duymadım hiç..ilginç; topyekün cennetlik bi kütle olmalı benim toplumum; takıyye yapmıyorum, hadi ordan !?...

Artık ne futbolda, ne kitap okumada, ne yazmada ne sevişmede ve hatta ne de fizikte eskisi kadar iyi değilim. Hayatım iş oldu. Genç bir genel koordinatör adayı olarak, yaşlı müdürlerin husumeti altında kalsam da umurumda değil çünkü artık bir zamanlar hayal ettiğim yaşam bana çok uzak. İş dışında sarılacağım bişeyim yok ki hem ! Hayatıma giren her kadın beni su sandı, kaplarına gireceğim.....ama yavrum olamaz ki. Senin kıçın garantide, onu alacak bir salak her zaman bulunur ama ben çalışmak, çok çalışmak, işimde en iyi olmak zorundayım!!! Sen benle birlikte olmak niyetindeysen bunu bilip buna göre davranman gerekirdi. Ben seni 24 saat şımartıcak jöleli aylaklardan olamam ki, 7/24 boş zamanım olsa da olamam... neden sen benim peşimde koşmuyorsun? Neden bir gece evime gelip bana yemek hazırlayıp sürpriz yapmıyorsun? Neden geçmişimdeki kadınara takılı kalıyorsun? Neden iyi niyetli ve samimi değilsin? Kusura bakma güzelim kıçını cilalıyacak adamlardan biri değilim ben. Bir ilşkiye başladığımın ilk üç gününde anlarım zaten sonunu ve bu yüzden ben yalnız bir hayat sürebiliyorken sen/siz süremezsin/iz.


Son olarak, geçmişteki yazılarımda daha sık yazmaya çalışacağımdan dem vurmuştum ama inanın bana buna vaktim hiç omuyor, o yüzden müdavim okuyucularımdan özür dilerim. En kötü ihtimalle pazar günleri yazmaya çalışacağım tıpkı bugün gibi.

Yanlış olan benim bu dünyada, yanlışlamam veya doğrulamam sağlanacaktır zamanda. İyi tatiller


"It is dangerous to be sincere unless you are also stupid." B.Shaw