Saturday 10 January 2009

Kukla

Hayatın ring hattında seyrederken, unuttuğum duyguları bir dost teşvikiyle su üstüne çıkardım bu gece. İçinde asaletten iz olmayan damarlarıma rock şırıngası enjekte ettim: Yaşar Kurt. Kısık bir ses, hafif deformasyona uğramış kulaklar ve beyni şarkılardan alkol güzelliğinde uyuşmuş halde geldim eve. Ve şimdi bu satırları yazıyorum,yazmalıyım da. Araf'ın çıkmaz sokaklarında çıkışı araken, atık su gibi içine düştüğüm fosseptik çukurunun mazgalından seyrekçe gördüğüm bir silüeti şimdi güneş netliğinde görüyorum. Sevdiğim şeylere zaman ve yer ayırmak ; müziği, rock'u canlı performans senteziyle duyumsamak, sosyal rolüme aldırış etmeden kafa sallamak, toplum piramidinde giymek zorunda kaldığım tüm maskeleri çıkarmak; yanıbaşındaki dostla, etrafında hiç tanımadığın insanlarla senkronize şarkılar söylemek...Alışamadım, Hadi Baba Gene Yap, Haydi Erkekler Savaşa, Kamyonlar Kavun Taşır, Kukla, Martı, Korkuyorum...

Kukla

Kuklayım ben kuklayım
Annem giydirdi beni
Babam boyadı yüzümü
Öğretmenler doldurdu içimi

Herşeyi onlar öğretti
İşe ne zaman gideceğimi
Ne zaman işten çıkacağımı
kaç paraya çalışacağımı
Onlar Öğretti
Kuklayım ben kuklayım!

Oyumu kime atacağımı
Akşam kaçta yatacağımı
Çişimi nereye yapacağımı
Nezaman güleceğimi
Nereye gömüleceğimi
Onlar Öğretti
Kuklayım ben kuklayım!

İpimi çekersiniz, oynamaya başlarım
Düğmeme basarsınız, ağlatmayı becerirsiniz

Yalnız birşeyi unuttu bunlar
Yalnız birşeyi unuttu bunlar
İpler kimin elinde?
İpler kimin elinde?
İpler kimin elinde?
İpler kimin elinde?


Yaşar KURT

Uzun bir aradan sonra, kayıp şehrin kayıp kızını, güzel bir insanı görmek çok güzeldi. Benim gözümde gerçekten iyi bir yazar olan Merve'ye teşekkür etmem gerekiyor, fanusumu kırdığı için :) Ayrıca yazarımız konser görüntülerini gönderirse buraya edit etmekten üşenmem ( eşşek değil ya ) :) Kendisini Bursa'da daha sık görmek istediğimizi belirterek, tüm hedeflerini gerçekleştirebilmesini dileriz.

Monday 5 January 2009

Eurovision Işığında Karanlık Zihinler

Bu tip durumlarla karşılaştığımda neden şiddetli bir yazma ihtiyacı duyarım, bilmiyorum...kim bilir belki de şizofrenik boyutta bir saplantım vardır. Kardeşimin yönlendirmesi sayesinde bu yazıyı yazma nedenim olan 'sakat düşünce' ürünü açıklamayı çok satan bir gazetede okudum. Dürüst olmam gerekirse, ilk intiba, bildiğim tüm küfürleri ardı ardına sıraladım; bu zatın beynini .ikmek istedim! Hukuksal bazı müeyyideler yüzünden düşündüğüm herşeyi burada paylaşmak pek sağlıklı olmayacağından kendimi normalden daha fazla sansürleyerek düşüncelerimi kaleme alacağım. Öncelikle buyrun mevzubahis olan açıklamayı bi okuyalım :

"Şarkıda Türk kültüründen hiçbir iz yoktur. Tamamen erotik figürler ile göbek şov hakimdir. Şarkı sonunda da şarkıyı söyleyen bayan kendini iki zenci erkeğin kollarına bırakmaktadır. AKP’ye oy vermiş mütedeyyin kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Tamamen Batı taklidi ve inanç kültürümüzle hiçbir alakası olmayan bu parça, nasıl olur da Müslüman Türk milletini ve ülkemizi temsil edebilir? Türk kültürü bu mudur? Ülkemizi temsil edecek bu parçaya razı olan AKP’li dostlarım, bu parçanın ülkemizi temsil etmesine razı olmayın. Eğer oluyorsanız inancımıza göre günaha girmiş olursunuz. Sizleri bir kardeş olarak uyarmayı görev biliyorum."


İşaret ettiği, Türkiye'yi Eurovision'da temsil edecek sanatçı (!) Hadise'nin "Düm Tek Tek" şarkısıdır. Şimdi bu saygıdeğer (!) zihniyetin açıklamasını hangi bağlamda değerlendirsek? Fikir Özgürlüğü? Sosyokültürel temel? Siyasi ortak görüşlerin ifade edilmesi? Kişisel rahatsızlığın dillendirilmesi? Hepsi? Cevap veriyorum : Hiçbiri değil a.q !

Tamam bu yarışma başlı başına bir saçmalık, şarkının melodisi yunan tınısı taşıyor hatta daha da ileri giderek bu organizasyonda birincilik almış olan "Number One" şarkısından esinlemeler barındırıyor, sahne şovu berbat, şarkımız yetersiz olduğu halde şarkı hakkında değil de kişisel dünya görüşünü türk milleti üzerinden adice seslendirmek çok zavallıca olmuş.

Kardeş bu bir din müsameresi midir,ha? İnanç kültürümüzün bekçisi sen misin ulan? Hay ben sizin gibi siyasetçilerin a.q ...ulan her koşulda dinin ve etnisizm kokan tarihi atıfların arkasına sığınmak zorunda mısınız? Peki bu tribünlere oynarken 'dindar' yerine 'mütedeyyin' kelimesini seçmen de siyasi bir kurnazlık mı? Senin inanç kültürüne göre mi hayatlarımızı şekillendiricez, yarışmalara katılıcaz? Efendi, nedir türk kültürü? Ulan sanki her fırsatta dansöz oynatılan, kendi tabiriyle "erotik figürler ve göbek şovun hakim olduğu" bir ülkede yaşamıyor muyuz? Kaşık sesiyle bile karının, bacının, kadınlarımızın hatta bizlerin hemen götü-başı sallamaya başladığı bir ülke değil mi burası? Sen nasıl bir görevden bahsediyorsun bre adam? Milletin sana yüklediği asıl görevi unutmuş, ahlak jandarmalığına soyunmuşsun...bi .iktir git lan! Ne zaman ki bu kokuşmuş, lanetli ve sakat zihniyetler fosil olacak işte o zaman Türkiye yaşanılası bir yer haline gelecektir. Belki zoruna gidecek ama bu şarkı senin dediğin gibi "Müslüman Türk Milletini" değil Türkiye Cumhuriyetini temsil ediyor; müslümanını, hristiyanını, musevisini, ermenisini, ateistini, Türkiye Devletini oluşturan tüm türk vatandaşlarını !!! Sen AKP ile dost ve kardeş olmaya devam et; birlikte sandığa gömüldüğünüzde çocuk yapma şansınız da olacak; korkacak bir durum yok sonradan kardeş olma durumu ensest ilişki doğmasını engeller!!!

Şarkıya gelirsek, derece alıcağına ihtimal vermiyorum. Aslında düz mantık baktığımızda Mor ve Ötesi'nin Deli'si gibi bu yarışmaya 2-3 gömlek bol gelen bir şarkı derece alamamışken bu şarkının derece alması tuhaf karşılanmamalı. ( ironiye gel )Ülke ve ırkseverlerin sonuçları belirleyeceği bu yarışmanın galibini kestirmek pek zor değil ama "Every Way That I can" gibi sürprizleri de yaşama olasılığımız bir hayli yüksek. Kişisel kanaatim şarkı kalitesi ve görsel şov yönünden zayıf bir parça ile yarışmaya katıldığımız yönünde. Fakat, sanırım Fransada yaşayan, birkaç yıl önce bizi temsil etmiş olan o hatunun iğrenç ve komik şarkısının yanında Hadise'nin bu şarkısı Cranberries ağırlında kalır.

Son olarak Eurovision umurumda değil, ülkenin tanıtımı zırvalıklarıyla gelmeyin lütfen; tamamen siyasi etmenlerin yönlendirdiği bir yarışmanın içinde sanal bir tanıtımdan ziyade; onurlu duruşumuzla, Filistinde yaşananlar için sadece " İsrail orantısız güç kullanıyor" diyerek akabinde alt yazı olarak " Başbakan İsrail'in Gazze'ye girmesine çok sert çıktı" gibi saçmalıklar yazmayarak, tüm usulsüzlüklerine rağmen Başkenti saçma sapan bir adama emanet etmeyerek, ülkenin yönetimini kendini yönetmekten aciz insanların eline teslim etmeyerek, ülke kültürünü ve insanını dünyaya sadece din ekseni üzerinden tanıtmaya çalışmayarak, imparatorluk kalıntılarından nemalanmayarak, bi bok olduğumuzu sanmayarak doğru ve samimi bir dil, adım ve girişimlerin içinde yer alarak, zihinsel ve fiziksel başarılarımızla, insani duyarlılıklarımızla; çevreye, insanlığa, sanata, bilime ve çocuklarımıza bırakmakla mükellef olduğumuz daha iyi bir dünyayı inşa etmede göstereceğimiz çabalarımızla dünyadaki yerimizi alalım. Hah, ya peki varoluş sancılarına ne demeli? diyorsan...bir kadeh viski ve Pink Floyd eşliğinde kafa .ikme seansları salık veririm.

...fucking machine in my head...fucking machine in my head...

Sunday 4 January 2009

Gazze Ateş Altında: Kahrolası İsrail ve Sessiz Dünya !

Yarım yüzyıldır süregelen Filistin-İsrail sorunu ( İsrail İşgali demek daha doğru olur ) çözüm bulmak yerine daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Sadece saatler önce İsrail Gazze topraklarına kara harekatı başlatmıştır. Avrupa Birliği son dönem başkanı Çek Cumhuriyeti bu saldırıya destek verirken Fransa bu saldırıyı kınamıştır. Doğrusu bu iki ülkenin sosyokültürel ve tarihi bağlamda geçirmiş oldukları süreçlere baktığımızda bu siyasi mesajların çok ironik olduğu açıktır. Ki zaten bu siyasi dil ile dünyanın .mına koymadık mı? Maymundan gelip maymuna gittiğimiz bir evrimleşmeyi yaşıyor olduğumuz tezi hakikaten doğru mu? ABD'nin jandarmalığı altındaki dünyanın içine edilirken, BOP ve bilimum lolipop şekerleriyle Ortadoğu ve Kafkaslarda insanlar öldürülürken, potansiyel tehdit içerdiği belirlenen ülkeler şirin kisveler altında işgal edilirken, diğerlerinin hayatları üzerine " dünyanın demokrasi ve insan hakları havarisi" rolüne soyunmuş ülkeler ve birlikler söz söylerken bizler hep sustuk ve seyrettik.'Ateş düştüğü yeri yakar' atasözünden nefret ediyorum ! Sadece kendi çocukları yılbaşlarında gazdan veya envai sebeplerden dolayı öldüğü zaman şuursuzca kendini paralayan insanlardan, ölenlerin sadece kendi dinine mensup insanlar olduğu zaman miting düzenleyen partilerden, dünyanın ve insanların .mına koyup,sömürüp zenginleşen ve daha sonra yardım işleri yapan artisleri ve çokuluslu şirketleri alkışlayan insanlardan ; söylenmesi gereken sözleri eveleyip geveleyip siyasi manevralar kullanarak net ifade etmeyen politikacılardan NEFRET EDİYORUM!!!

Kapitalizmin, emperyalizmin ve politikanın kokuşmuş yöntemlerinin dünyayı yaşanası bir yer olmaktan çıkardığı bugünlerde bizler hiç de İNSAN değiliz! Beyinlerimiz uyuşmuş, algılarımız körelmiş nebati bir hayat sürüyoruz. İsrail'i, onu her şartta destekleyen ABD'yi, Çek Cumhuriyetini ve İsrailin yanında yer alıcak herkesi KINIYOR ve LANETLİYORUM. Bush'un da Obama'nın da Olmert'in de A.Q! Sizi lanet olası moronlar, dünyayla bir atlas topuymuşçasına oynamanıza şans tanıyan, kendi kültürü ve tarihi dışında başka kültür ve hayatlardan bihaber olan halklarınızın da canı cehenneme!

Konunun özüne dönersek, buyrun size bazı bilgiler :

·Batı ve Doğu, tüm Kudüs, ABD'de dahil olmak üzere tüm dünya toplumlarınca İsrail topraklarının bir parçası değil de, işgal edilmiş topraklar olarak kabul edilmiştir.

·Bugünün İsrail'ini, şimdi yok edilmiş olan 400'den fazla eski Filistin köylerinin üzerine kurulmuştur ve eski izleri yok etmek için İsrail'liler her bölgeyi yeniden isimlendirmişlerdir.

·Dünyadaki mülteci nüfusunun büyük bölümünü Filistinli mülteciler oluşturmaktadır.

·Filistinliler, bir zamanlara Filistin olan toprakların %78'inde İsrail varlığını kabul etmişlerdir.

·Dört İsrail Başbakanı; Begin, Shamir, Rabin, ve Sharon; sivillere yönelik bomba saldırıları, katliamlar ve sivillerin zorla köylerinden çıkartılmalarında görev almışlardır.

·İsrail, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 69 ayrı kararını ihlal etmektedir.

·İsrail, düzenli olarak Filistinlilerin banka hesaplarına, işlerine ve topraklarına el koyuyor ve bu durumdan mağdur olanlara tazminat ödemeyi kabul etmiyor.

·Orta doğuda nükleer silahsızlanma anlaşmasını reddeden tek ülke İsrail'dir ve İsrail uluslararası uzmanların bölgede yapmak istediği denetimi engellemektedir.

·Birleşmiş Milletler güvenlik konseyinin kararlarına karşı çıkan İsrail, Lübnan ve Suriye gibi iki özgür ülkenin topraklarını işgal etmiştir.

·İsrail'e yapılan yıllık Amerikan yardımı ABD'nin tüm Afrika kıtasındaki ülkelere vermeyi kabul ettiği miktarı aşıyor.

·ABD, yardım adı altında her yıl İsrail'i 5 milyar dolar ile ödüllendiriyor.

·İsrail, su kaynaklarının %85'ini Musevilere tahsis ederken kalan %15'lik kaynak ise bölgede yaşayan tüm Filistinlilere veriliyor.

Evet, bilgiler ne şirin di mi? Demokrasi ve insan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayanların gerçek yüzlerini görmek insan olmaktan utanç duymana neden oldu mu? Lanet olsun, 3. kadeh içkim de bitti..yazımı Filistinli bir yazarın şiiriyle sonlandırırken; İSRAİL FİLİSTİN TOPRAKLARINDAN SİKTİR GİT! FUCK OFF ISRAEL, YOU FUCKING INVADER! FUCK YOU ASSHOLE...

DİŞLERİMLE

Dişlerimle
Savunacağım yurdumun her karış toprağını,
Dişlerimle.
Başka yurt istemem onun yerine,
Assalar damarlarımdan beni İstemem gene.
Buradayım hâlâ.
Yıkamazlar beni
Ne kadar çarmıh yükleseler
Omuzlarıma.
Buradayım hâlâ.
Tutarak sizi... tutarak... tutarak
Avuçlarımda.
Dişlerimle
Savunacağım yurdumun her karış toprağını,
Dişlerimle.

Tevfik el Zeyyat