Wednesday 22 August 2007

High Hopes

Even Nietzsche had said " Hope is the lastest badness, it makes torture longer " ; Hoping sometimes works to escape from your depression. When you are in bad mood because of economics, social and psychological problems, you begine loosing your self-confidence, which put you in deeper depression. On adding that, your communication with others are able to interrupted. I am not neither a dreamer nor utopian but sometimes, however, dreaming and hoping is neseccary for all of us, even for Nietzsche too; we need that for keeping our psychological health. I mostly think that i am a shizophreniacal event. In fact, i am both detailer and tactless. Despite I do it somewhat abundant a day, nevertheless i think over why we shake hands! and sometimes i don't care about anything: family, relatives, job , future, marriage , darling , problems and so on! Anyway, i don't wanna put this writting in psycho-analitycal manner.


Well, a new beginning refresh our power of both ability and creativity. While i am writting this post right now, feeling myself better than yesterday. Tomorrow is a new day, which is also a new beginning. I live in my own world but this doesn't mean that i am not effected by others. I really hate to face answering like that " this is your right, you think whatever you wanna think " ! Bullshit, what a fucking answer it is ! There is just unique right on the earth ! You can comment on this reality in different way, you can see whatever your ego wanna see but you can't run away from the reality! In the end, it will find you. Ordinary brain has three answer to camouflage his stupidity. first of them : "This is your opinion, everyone has his own right (true)". Second : "most of all people think the same, which makes it right". last of them : "to be silent ! keeping on looking at you as if you are an alien"

As last, time is going by. Make your brain bright. One consented being an insect, no have right to complain. The life is not only what you see from your window out. By the way, I am not saying those about you, don't be offended, you are too perfect to be wrong.

Pink Floyd is the one of my best bands. Despite my favourites Pink Floyd song are " Wish you were here ", " Lost for words " and " Hey you "; i love " High Hopes " very much too. So please listen to it while you're reading this article. here is its lyrics :

HIGH HOPES

Beyond the horizon of the place we lived when we were young
In a world of magnets and miracles
Our troughts strayed constandly and without boundary
The ringing of the division bell had begin

Along the long road and on down the causeway
Do they still meet there by the cut

There was a ragged band that followed in our footsteps
Running before time took our dreams away
Leaving the myriad small creatures trying to tie us to the ground
To a life consumed by slow decay

The grass was greener
The light was brighter
With friends surrounded
The night of wonder

Looking beyond the embers of bridges glowing behind us
To a glimpse of how green it was on the other side
Steps taken forwards but sleepwalking back again
Dragged by the force of some inner tide

At a higher altitude with flag unfuried
We reached the dizzy heights of that dreamed of world

Eneumbered forever by desire and ambition
Theres a hunger still unsatisfied
Our weary eyes still stray to the horizon
Though down this road weve been so many time

The grass was greener
The light was brighter
The taste was sweeter
The nights of wonder
With friends surrounded
The dawn mist glowing
The water flowing
The endless river








Forever and ever

Tuesday 21 August 2007

Aşk ve Sevgi Kavramları Üstüne ( Possion and Love )

"Kadın olsun, kitap olsun cildine aldanmayıp içindekilere bakılmalıdır." Cenap Şehabettin

Az önce uyanmamın sebebi kabus veya karabasan değil. Okul ve çalışma hayatımda ortalama 6-7 saat uyuyan biri oldum. Bir uykusuzluk ( insomnia ) son zamanlarda baş göstermiş olabilir. Bunun altında da hem derin etkileşimlerin hem de bazı yüzeysel etkilerin yattığını düşünüyorum. Konumuz " psikanalitik hayıflanmalar " olmayacak elbette. Sert bir kahve ve yumuşak bir Anathema ikilisi eşliğinde başlıyorum yazıma. Sabahın bu saatinde bu konuyu seçmiş olmamın aşk acısı çekiyor ve bu durumun müsebbibine "kaynama" ihtiyacı duyduğumu gösteriyor olabilir. Yazının sonunu getirdiğinizde cevap(lar) alacağınızı ümit ediyorum. Hala aydınlanamadıysanız, AK Partiye başvurun; o size bir ampul yakar !

Öncelikle bu iki kavramın birbirlerinin yerine ikame edildiğini, hacimsel ve derinlik olarak karıştırıldığını görmekteyim. İngilizcede her iki kavrama da karşılık gelen sadece " love " kavramı vardır. " To be in love, to fall in love " kavramlarını türkçedeki " aşık olmak" kavramı ile eşlenir çoğunlukla. Ama ben bu eşleşmeyi " passion " ve " love " olarak yapıcam ve nedenlerini detaylıca anlatıcam.

" Mutlu Aşk Yoktur " demiş Aragon, gerçekten de mutsuz aşkların tarihine baktığımızda " Mutlu Aşkın Tarihi Yoktur " kilit cümlesine geliriz. Ben aşk'a " cinsel sevgi " veya " kızışma süreci " demek istiyorum. Ve böyle yaparak çok eminim ki aşka kutsiyet ve olağanüstülük bonusu yükleyenleri sinirlendirip karşıma alıcam. ( İşte bu yüzden düşün ve yazın hayatını çok seviyorum ) Onların düştüğü en büyük yanılgılardan biri de ' sevgi ' yi, ' aşkın ' öz-alt kümesi olarak görmeleridir. Onlar için aşk, sevmekten daha büyük yer kaplayan, daha önemli ve a-priori bir kavramdır. Sevişmek fiilinin sözünün bile edilemediği, leyla-mecnun masallarıyla kafaları ütülenmiş bu büyük kütlenin aşkı ulvi bir kaba sokması gayet normaldir aslında. Ve bunun sonucunda aşk kavramı sevgi kavramı üstünde tepinme şerefi kazanan, sakat bir düşünce doğmuştur. Aşk ! Müthiş ses, müthiş heyecan, 7' den 70'e herkesin sorgusuz ortak paydada buluştuğu sihirli kelime. Aşkın mantığı yoktur denir, matematiği ise hiç yoktur herhalde! Normal zamanlarda yaptığınız bazı şeylerin toplum nezdinde yaptırımı olurken, bu aşk için yapıldığında engizisyon mahkemeleri tatile çıkabiliyor. Çünkü aşk ilahi bir kavram gibi görülüyor. Bunun bir de kurumsal fanusa sokulmuş olan evlilik hali de var ki; bu yazıda buna hiç girmeyelim. ( "Bilge olan evlenmez. Evlense bile aşkın vehimlerine kapılmaz... Bir uygarlığın yetkinliği ve insanlığı ancak kardeşlik ve sevgiyle olasıdır." ) " Platonik aşk " diye bir kavramımız da var. Burda taraflardan biri, diğer tarafın haberi olmadan veya bilgisi dahilinde onu karşılık bulamayacağını bile bile aşkla sevmeye devam eder. ( umut olmadan, bırak aşık olmayı sürdürmeyi, ağda bile yapmaz oysaki ) Hele hele büyük bir aşk yaşamış olup, kişiyi ölümle veya herhangi bir yolla kaybedip de nadasa yatan aşıklar var ki; çok ilginç sosyolojik ve psikolojik çalışma alanı olacağı aşikardır. O aşktan sonraki her talibine sanırım " arslan yatan yere ben köpek bağlayamam " karşılığını vermektedir.

"Büyük insanlarda, liyakat sahibi olanların kendilerini budalaca aşka kaptırdıkları görülmez. Büyük ruhlar ve büyük işler aşkla uzlaşmaz" F.Bacon

Sevgili hayatı eften püften yaşayan milyarlarca insanım, aşk dediğiniz şeyi bu kadar abartmanıza hiç gerek yok. Çok kolaydır aşık olmak ve tıpkı osuruk gibi dağılıp gitmeye de mahkumdur ! Bir çift yeşil göze veya dünyanın en güzel gözü eşeklerdedir'e, güzelliğe, kalçaya, konuşma tarzına, gülümseyişe, dizide karizma rolü oynamasına, bunların hepsine veya listeye ekleyebileceğimiz envai şeylere aşık oluyorsunuz. Aşık olduğunuz insan için herşeyi yapmayı göze alırsınız, o kadar cesur ve vericisiniz yani (!) Herkes verirken alır, almayı ümit eder. Benim nezdimde bazı kavramların içi boştur; örneğin fedakarlık kavramı. Nedir anlamı; başkasının mutluluğu, iyiliği, güzelliği vs için aslında yapmak istemediği şeyi yapmak ve bu konuda külfet altına girmek. Breh breh breh.... ' hiçbir insan, maddi veya manevi kendine dönük bir çıkarı olmadan kılını bile okşatmaz, kıpırdatmaz '. Çok zorlama kendini. Güzel, alımlı, çekici ve seksi hissettiğin zamanlar beklentin büyük olucaktır. Brat Pitt gibi yakışıklı, Baban gibi sevecen, Küçük İskender gibi yazan, Bill Gates gibi kazanan, O'neil kadar büyük aleti olan, Ahmet Altan gibi romantik birini istiyceksin, ama zamanla, boynun büküldükçe beklentilerini kısacaksın. Boşluğa düştüğünde, çift gördüğünde hüzünlenmeye ve ana avrat sövmeye başladığın bir dönemde önce Brat Pitt gidicek, sonra baban, Küçik İskender, Bill Gates, Ahmet Altan....en sonunda O'neal a razı olacaksın! Ve aşk da zaten bu ; seni en iyi becerebilecek olan insanı yatağa atma sürecine aşk denir. Ayşe Armanınki gibi kutsal aşktan bahsetmiyorum, her sevgilisini görme zamanı geldiğinde karnında karıncalar hissedebilen cinsten ! Ulvi ve Tanrısal aşka inananlar, size sesleniyorum. Keep to please fuck yourself ! Öyleyse çekin ellerinizi ellerimizden, çekin dudaklarınızı dudaklarımızdan, göğüsümüze yaslanmayın, bedenlerimize dokunmayın, altımızda zevklenmeyin ! Gidin ve yaşayın kutsal aşklarınızı ama lütfen tüm bunalımlarınızı, sözüm ona pozitif düşüncelerinizi ve pembe gözlüklerinizi de alın yanınıza. 10 kızdan 7 si profil oluştururken, "...aklı bacak arasına kaçmamış biri..." diye Warning tabelası asar. Bu çok komik ya, hatta buna içerleyip de bir sürü şey saydırabilirim ama yapmıycam, cevabım aforzimam olsun : " aklımız bacak arasına kaçmamış olsaydı, kozmetik endüstrisi olmazdı, kıçına g-string giymenin bir anlamı kalmazdı, tekstil ve moda dünyası diye bişiy olmazdı, çiçekçiler, gün tüccarları iflas ederdi, annen ve baban olmazdı ve en önemlisi birbirimize ihtiyacımız olmazdı"...sanırım bu cevabım yeterince tatmin etmiştir sizi, etmediyse gidin sevgiliniz/kocanız/partneriniz ile birkaç posta sevişin, o da mı yok? please keep fingering yourself ( You man! That's not for you, you should fuck your hand, have fun! ).
Sabah sabah bu enerjiyi de nerden buluyorum? Kadın(lar) tarafından beter edildiğim için kin mi kusuyorum? Hayır, kadınları seviyorum, erkek erkeğe topluklar yok olsun. Kadın bedenini, kadın fizyolojisini, kimyasını, aklını seviyorum, kadın olgusunu seviyorum. Ben burda mantığa, sakat düşünceye, kavramların işe gelir şekilde kullanılmasına ve karanlık kalmış yanlara dikkat çekmek istedim. Hayatımda bir çok kadın var; annem,kız kardeşim, eski sevgilim, dostlarım, arkadaşlarım, sadece seviştiklerim.... birbirimizi kandırmayı bırakalım, bazı gerçeklere de şirin kavramlar vererek işin içi yüzünü anlaşılmaz ve karışık hale getirmeyelim. Aşk: öpüşmek, sarılmak, el ele tutuşmak, sevişmek isteğidir. Aşk cinsel sevgidir. Aşkın %99'u cinselliktir.

Hepimiz egomuzu besliyoruz ve lütfen birbirimizi kandırmayı keselim artık ! TEMA ya karşı değilim, ağaç dik! Yaşlıları ziyaret etmene karşı değilim, olabildiğince yap ! Arada sırada aptallık yapmana da karşı değilim, yap! Ama lütfen sevgiyi aşkın alt kümesi olarak görmeyi kes artık! Birçok insana kolayca aşık olabilirsin, bulutlarda uçabilirsin ama sevebilir misin? Sevgiyi bilir misin? Zor olan sevmektir, aşık olmak değil! İlk egonu incitecek sözü duyduğunda seni bırakıp gitmene aşk izin verir, ama sevgi öyle değil! Sevgi emeği, paylaşımı, saygıyı,karşındakini anlamayı, aklı, mantığı, sıkıntıyı, derdi, hüznü, sevinci, dostluğu, sekliği, gerçeği barındırır. Sevmek kolay değildir. Onun içindir ki şeyimizi sallasak aşık insana denk geliriz ama nadiren gerçekten seven insan görünce irkiliriz, şaşırırız, mutlu oluruz. Sevgi bulaşıcı ve dinamiktir. Sadece bir kadını sevmekten bahsetmiyorum; bir çiçeği, kediyi, mevsimi, şairi, resmi sevmek de dahil konumuza. Umarım anlatabilmişimdir iki kavram arasındaki farkı. Her eve bir bilinç lazım.


"İnsanlara kendi akıllarına saygı duymaları ve cesur olmaları telkin edilmeli ve kendileri için arkasından koşması gereken hayallere gereksinimleri varsa, doğruluk, iyilik ve barış sevgisini benimsemeleri öğretilmelidir" Henri D. Holbach


Monday 20 August 2007

Bilingual

Şimdiye kadar yazdığım yazılar belli bir sürecin, araştırmanın ve üzerinde çokça düşünmenin ürünleriydi. Tabiri caizse bir nevi " ağır yazılar " misyonu yüklenmiş yazılar yazmaktayım. Obsesif ve patlayıcı dışavurumsal bir üslup kullanıyorum. Bazı yazılarımda , şayet RTÜK okusa, sansür uygulanacak alanlar çoktur. Fakat ben RTÜK ya da onun alt organına tabi biri değilim. Yazılarımda isyan, eleştiri, küfür, haykırış, başkaldırı ; kısacası hayatımda cereyan eden her düşüncenin, duygunun ve dışavurumların izleri olacaktır. Hangi hissiyat ve fikrin başat olacağı konu ve haleti ruhiyeme bağlıdır kuşkusuz. Elbetteki RTÜK veya ahlak gurularının değil, kendi süzgecimden geçirdiğim yazılar yazar ve yayınlarım! ' Düşündüğünü özgürce ifade edebilme ' hürriyetine daha yeni kavuşabilmiş hatta kısmi kavuşmuş ülkemde, ' özgürce düşünmek ' gerçeği ne zaman hasıl olacaktır. Dikkat buyurunuz - " özgürce düşünmek " diyorum, düşündüğünü kahve köşelerinde veya gün(ler)de ifade etmekten bahsetmiyorum. Bundan bahsetmek feodal yapıdan, demokratik toplum yapısına geçiş tarihsel kronolijisine dönmek gibi bişiy olur. Kendini yeryüzündeki en kutsanası varlık olarak gören insağolu; bir taştan ne üstünlüğün var sorusuna ya da klişe olan hayvan- insan farkını ortaya koyma sorunsalına çoğunlukla şöyle cevap vermektedir : " Aklımız ve duygularımız var, düşünen ve bu doğrultuda hareket eden tek canlıyız."
Buyur burdan yak ! Aklı ve duyguları varmış ( şempanze ve yunusların da var ), bu yetmiyormuş gibi düşünüyor ve bunu üzerinde bir de eylemlerini inşa ediyor. Ne şirin! 24 saat sevgilisini düşünmeyi, akşama ne yemek yapıcam diye düşünmeyi, hamile kalma dönemini ayarlamayı, kız arkadaşının regl döneminin hangi gün biteceğini hesaplamayı, yazın yaklaşmasıyla çok beğendiği bikiniye götü nasıl sığdıracağını düşünmeyi, " kurtlar vadisi " mi yoksa " seni anan benim için yaratmış " dizileri arasında seçim yapmayı " düşünmek" olarak sayan zihniyetlerin hükümet seçmesine çoğulcu demokrasi deniyor. ( hangi yola sapsam beni siyaset sokağına götürüyor )

Düşünen canlılarmışız.....hatta ve hatta düşünen insalar ! Hem insan hem de düşünen kavramları yanyana gelince müthiş bir kombinasyon ortaya çıkmıyor mu ? Hem " düşünen " ve hem de " insan " olan insanların olduğu bir yer var mı acaba? Hmm, elbette var : Özgürlükler Ülkesi Amerika !!! Dünya özgürlüğünün ve selametinin yılmaz koruyucusu Amerika(!). Konudan konuya geçiyorum, kafanız karışsın biraz. Daha geçenlerde Amerikalı olup, japonyada rock müzik yapan bir arkadaşla msn üzerinden konuşuyordum. Hatırladığım kadarıyla alkollü ve depresiftim o gün. Tıpkı burada ve sohbette olduğu gibi konu yine siyasete ve Buşa geldi. Buşa kim diye soranlar olabilir: bu yanlış anlaşılmaya sebebiyet veren benim keza özel isim olan Buştan sonra gelicek olan eki ayırmam lazımdı. Hay hay, ayırıyorum ; Buş - a . ( if you read this post Mr. Guard of the World, lovely Bush , forgive me or you can send a rocket towards me, shhht i'll give coordinate to you, don't worry ). Sohbetini ve müziğini sevdiğim de bir arkadaş, kendisi grupta vokalistir , Amy Lee gibi yani. Syd Barret demek isterdim ama cinsiyet ve tarz benzemiyor. Toparliyim, konu Buşa ve siyasete gelince beş dakika içinde: rude, sterotypical, scarcastic, disrespectfull ve negative sıfatlarını hak kazandım. Demiş olduğum şey de :

- " i hate Bush too, fucking he and his fucking dogs still keep fucking the world every day! ". Buraya kadar kendisiyle hemfikirdik. Sıfatları kazanmamı sağlayan diyalogun başlangıç kısmı :

- " well, actuallt i know Americans well. They are so insensitive people acting like childish ( most of them ), who dont know anything about other culteres, countries, people and genuine humanity! ...freedoms countries. bullshit, fuck it ! It's just an utopia for ones who need to fuck others in order to survive!!!" Olay bundan sonra koptu:

-" O insanı siz seçtiniz, ona oy vermemiş olsan bile, onu ve politikalarını değiştirmek için hiç bişey yapmıyorsun, çoğunuz sadece diskoya gidip, alabildiğince alkol yüklenerek kıçınızı sallamayı ve sonrasında alkolsüzken bile uyuşmuş olan beyinlerinizle tüm deliklerinizi dolduracak partner veya partnerler bulup sabahlamayı düşünürsünüz" dedim ve bu ağır oldu sanırım. Sıradan beyinlerin başvurduğu sloganlara başvurdu o da; bunlar senin gerçeklerin, bunlar senin düşüncelerin, ne düşünmek istiyorsan onu düşünüyorsun vs :

- " her yerde bozuk, kötü insanlar vardır, nerede yaşadığı önemli değil, onları tecrit etmek mühimdir, konuyu değiştirebilirmiyiz ? " cevaben :

- " elbette her ülkede böyle adi insanlar, hırsızlar, katiller, yalancılar var; fakat dünyada milyarlarca insanın bildiği bir gerçek var: sadece Amerika dünyanın patronuymuş gibi davranıyor! Ama tartışmanın sonunda aslında benim korkunç değil, çok tatlı biri olduğumu ama nedense agresif ve karamsar gömlek giydiğimi falan söyledi. Siyahı severim! Buradan alınacak mesaj ne diye soruyorsun di mi? Ya da " aslanım, amma konudan konuya zıplıyorssun, sen sirkte ateş topundan atlayan değil, ormanda hür düşünenleri temsil eden aslansın". Son tahlilde hayvanım yani :)

Şimdi geleyim sonuç kısmına. Girişte anlatmaya çalıştığım da tam buydu. Artık sadece " ağır yazılar " değil, böyle spontane ve karmakarışık yazılar da yazıcam. Elimden geldiğince daha sık yazmaya çalışıcam vaktim el verdiğince. Bilgi verici, ansiklopedik tarzda yazılar yazmak tarzım değil. O gün içerisinde, o anda hangi konu üstünde yazmak istiyorsam yazıcam. Saçma sapan bir yazı, bir mısralık aforizma, bir şiir, duygu patlaması da olabilir veya elbette bir makale veya üstünde uzunca düşünülmüş derin bir yazı da olabilir. Yelpazem geniş olacaktır. Burası benim uydum ve onu seyretmek isteyenler dürbünlerini hazırlasınlar. Son olarak da gerek doğduğum ülkeden, gerekse diğer bir çok ülkeden yazılarımı okumak isteyen arkadaşlarım var. Bunun için ingilizce yazmam gerekiyor ve bundan sonra ingilizce yazıcam diye de karar vermiştim düne kadar. Fakat bu kararımdan envai nedenlerden dolayı vazgeçtim. Buna istinaden yazılarım çok uzun olmaz ise veya vaktim yeterli olursa, yazılarımı hem türkçe hem de ingilizce yazıcam. Benim için çok zaman alıcı olucak biliyorum ama elimden geldiğince buna uymaya çalışıcam.
Yeni yüzümüzle, gazamız mübarek olsun !

Tuesday 14 August 2007

Thinking for the Existance

Well, it was so complicated subject and also my poor english is not enough to explain what i think about it ! Moreover, my brain and language might be not enough either Most of young people, who are between 14 and 27, think the life is just consist of going to disco, drinking a lot, doing sex and so on. They don't have any responsibility creating better world, sharing feelings and problems of others. They think just to have fun, spend their time by dancing , acting as if has right to do all. They don't participate responcibility of improving their country's and world's condition. But they are always at most of front to criticize goverment and people who try to do their best .

If you are an insect, no right to complain of being crushed! You don't vote, you don't have any responsibility, you don't clean front of your house but you always want everything! Don't you think there is a mistake? there is a illogical case? Come on, wake up and take responsibilities of your life! The life doesn't mean it is only fun , going to disco or falling in love. Of course , those are very important for our life. As sex is something not everything, those are something not everything.

You have to find out yourself. You have to contribute of building better world ! I can't see spirit of 68 any longer. Anyway, i wanna finish this writting by Pink Floyd's words : " so, so you think you can tell Heaven from Hell, blue skies from pain.Can you tell a green field from a cold steel rail? A smile from a veil? "

Thank you for reading .