Monday 20 August 2007

Bilingual

Şimdiye kadar yazdığım yazılar belli bir sürecin, araştırmanın ve üzerinde çokça düşünmenin ürünleriydi. Tabiri caizse bir nevi " ağır yazılar " misyonu yüklenmiş yazılar yazmaktayım. Obsesif ve patlayıcı dışavurumsal bir üslup kullanıyorum. Bazı yazılarımda , şayet RTÜK okusa, sansür uygulanacak alanlar çoktur. Fakat ben RTÜK ya da onun alt organına tabi biri değilim. Yazılarımda isyan, eleştiri, küfür, haykırış, başkaldırı ; kısacası hayatımda cereyan eden her düşüncenin, duygunun ve dışavurumların izleri olacaktır. Hangi hissiyat ve fikrin başat olacağı konu ve haleti ruhiyeme bağlıdır kuşkusuz. Elbetteki RTÜK veya ahlak gurularının değil, kendi süzgecimden geçirdiğim yazılar yazar ve yayınlarım! ' Düşündüğünü özgürce ifade edebilme ' hürriyetine daha yeni kavuşabilmiş hatta kısmi kavuşmuş ülkemde, ' özgürce düşünmek ' gerçeği ne zaman hasıl olacaktır. Dikkat buyurunuz - " özgürce düşünmek " diyorum, düşündüğünü kahve köşelerinde veya gün(ler)de ifade etmekten bahsetmiyorum. Bundan bahsetmek feodal yapıdan, demokratik toplum yapısına geçiş tarihsel kronolijisine dönmek gibi bişiy olur. Kendini yeryüzündeki en kutsanası varlık olarak gören insağolu; bir taştan ne üstünlüğün var sorusuna ya da klişe olan hayvan- insan farkını ortaya koyma sorunsalına çoğunlukla şöyle cevap vermektedir : " Aklımız ve duygularımız var, düşünen ve bu doğrultuda hareket eden tek canlıyız."
Buyur burdan yak ! Aklı ve duyguları varmış ( şempanze ve yunusların da var ), bu yetmiyormuş gibi düşünüyor ve bunu üzerinde bir de eylemlerini inşa ediyor. Ne şirin! 24 saat sevgilisini düşünmeyi, akşama ne yemek yapıcam diye düşünmeyi, hamile kalma dönemini ayarlamayı, kız arkadaşının regl döneminin hangi gün biteceğini hesaplamayı, yazın yaklaşmasıyla çok beğendiği bikiniye götü nasıl sığdıracağını düşünmeyi, " kurtlar vadisi " mi yoksa " seni anan benim için yaratmış " dizileri arasında seçim yapmayı " düşünmek" olarak sayan zihniyetlerin hükümet seçmesine çoğulcu demokrasi deniyor. ( hangi yola sapsam beni siyaset sokağına götürüyor )

Düşünen canlılarmışız.....hatta ve hatta düşünen insalar ! Hem insan hem de düşünen kavramları yanyana gelince müthiş bir kombinasyon ortaya çıkmıyor mu ? Hem " düşünen " ve hem de " insan " olan insanların olduğu bir yer var mı acaba? Hmm, elbette var : Özgürlükler Ülkesi Amerika !!! Dünya özgürlüğünün ve selametinin yılmaz koruyucusu Amerika(!). Konudan konuya geçiyorum, kafanız karışsın biraz. Daha geçenlerde Amerikalı olup, japonyada rock müzik yapan bir arkadaşla msn üzerinden konuşuyordum. Hatırladığım kadarıyla alkollü ve depresiftim o gün. Tıpkı burada ve sohbette olduğu gibi konu yine siyasete ve Buşa geldi. Buşa kim diye soranlar olabilir: bu yanlış anlaşılmaya sebebiyet veren benim keza özel isim olan Buştan sonra gelicek olan eki ayırmam lazımdı. Hay hay, ayırıyorum ; Buş - a . ( if you read this post Mr. Guard of the World, lovely Bush , forgive me or you can send a rocket towards me, shhht i'll give coordinate to you, don't worry ). Sohbetini ve müziğini sevdiğim de bir arkadaş, kendisi grupta vokalistir , Amy Lee gibi yani. Syd Barret demek isterdim ama cinsiyet ve tarz benzemiyor. Toparliyim, konu Buşa ve siyasete gelince beş dakika içinde: rude, sterotypical, scarcastic, disrespectfull ve negative sıfatlarını hak kazandım. Demiş olduğum şey de :

- " i hate Bush too, fucking he and his fucking dogs still keep fucking the world every day! ". Buraya kadar kendisiyle hemfikirdik. Sıfatları kazanmamı sağlayan diyalogun başlangıç kısmı :

- " well, actuallt i know Americans well. They are so insensitive people acting like childish ( most of them ), who dont know anything about other culteres, countries, people and genuine humanity! ...freedoms countries. bullshit, fuck it ! It's just an utopia for ones who need to fuck others in order to survive!!!" Olay bundan sonra koptu:

-" O insanı siz seçtiniz, ona oy vermemiş olsan bile, onu ve politikalarını değiştirmek için hiç bişey yapmıyorsun, çoğunuz sadece diskoya gidip, alabildiğince alkol yüklenerek kıçınızı sallamayı ve sonrasında alkolsüzken bile uyuşmuş olan beyinlerinizle tüm deliklerinizi dolduracak partner veya partnerler bulup sabahlamayı düşünürsünüz" dedim ve bu ağır oldu sanırım. Sıradan beyinlerin başvurduğu sloganlara başvurdu o da; bunlar senin gerçeklerin, bunlar senin düşüncelerin, ne düşünmek istiyorsan onu düşünüyorsun vs :

- " her yerde bozuk, kötü insanlar vardır, nerede yaşadığı önemli değil, onları tecrit etmek mühimdir, konuyu değiştirebilirmiyiz ? " cevaben :

- " elbette her ülkede böyle adi insanlar, hırsızlar, katiller, yalancılar var; fakat dünyada milyarlarca insanın bildiği bir gerçek var: sadece Amerika dünyanın patronuymuş gibi davranıyor! Ama tartışmanın sonunda aslında benim korkunç değil, çok tatlı biri olduğumu ama nedense agresif ve karamsar gömlek giydiğimi falan söyledi. Siyahı severim! Buradan alınacak mesaj ne diye soruyorsun di mi? Ya da " aslanım, amma konudan konuya zıplıyorssun, sen sirkte ateş topundan atlayan değil, ormanda hür düşünenleri temsil eden aslansın". Son tahlilde hayvanım yani :)

Şimdi geleyim sonuç kısmına. Girişte anlatmaya çalıştığım da tam buydu. Artık sadece " ağır yazılar " değil, böyle spontane ve karmakarışık yazılar da yazıcam. Elimden geldiğince daha sık yazmaya çalışıcam vaktim el verdiğince. Bilgi verici, ansiklopedik tarzda yazılar yazmak tarzım değil. O gün içerisinde, o anda hangi konu üstünde yazmak istiyorsam yazıcam. Saçma sapan bir yazı, bir mısralık aforizma, bir şiir, duygu patlaması da olabilir veya elbette bir makale veya üstünde uzunca düşünülmüş derin bir yazı da olabilir. Yelpazem geniş olacaktır. Burası benim uydum ve onu seyretmek isteyenler dürbünlerini hazırlasınlar. Son olarak da gerek doğduğum ülkeden, gerekse diğer bir çok ülkeden yazılarımı okumak isteyen arkadaşlarım var. Bunun için ingilizce yazmam gerekiyor ve bundan sonra ingilizce yazıcam diye de karar vermiştim düne kadar. Fakat bu kararımdan envai nedenlerden dolayı vazgeçtim. Buna istinaden yazılarım çok uzun olmaz ise veya vaktim yeterli olursa, yazılarımı hem türkçe hem de ingilizce yazıcam. Benim için çok zaman alıcı olucak biliyorum ama elimden geldiğince buna uymaya çalışıcam.
Yeni yüzümüzle, gazamız mübarek olsun !

No comments: