Tuesday 21 August 2007

Aşk ve Sevgi Kavramları Üstüne ( Possion and Love )

"Kadın olsun, kitap olsun cildine aldanmayıp içindekilere bakılmalıdır." Cenap Şehabettin

Az önce uyanmamın sebebi kabus veya karabasan değil. Okul ve çalışma hayatımda ortalama 6-7 saat uyuyan biri oldum. Bir uykusuzluk ( insomnia ) son zamanlarda baş göstermiş olabilir. Bunun altında da hem derin etkileşimlerin hem de bazı yüzeysel etkilerin yattığını düşünüyorum. Konumuz " psikanalitik hayıflanmalar " olmayacak elbette. Sert bir kahve ve yumuşak bir Anathema ikilisi eşliğinde başlıyorum yazıma. Sabahın bu saatinde bu konuyu seçmiş olmamın aşk acısı çekiyor ve bu durumun müsebbibine "kaynama" ihtiyacı duyduğumu gösteriyor olabilir. Yazının sonunu getirdiğinizde cevap(lar) alacağınızı ümit ediyorum. Hala aydınlanamadıysanız, AK Partiye başvurun; o size bir ampul yakar !

Öncelikle bu iki kavramın birbirlerinin yerine ikame edildiğini, hacimsel ve derinlik olarak karıştırıldığını görmekteyim. İngilizcede her iki kavrama da karşılık gelen sadece " love " kavramı vardır. " To be in love, to fall in love " kavramlarını türkçedeki " aşık olmak" kavramı ile eşlenir çoğunlukla. Ama ben bu eşleşmeyi " passion " ve " love " olarak yapıcam ve nedenlerini detaylıca anlatıcam.

" Mutlu Aşk Yoktur " demiş Aragon, gerçekten de mutsuz aşkların tarihine baktığımızda " Mutlu Aşkın Tarihi Yoktur " kilit cümlesine geliriz. Ben aşk'a " cinsel sevgi " veya " kızışma süreci " demek istiyorum. Ve böyle yaparak çok eminim ki aşka kutsiyet ve olağanüstülük bonusu yükleyenleri sinirlendirip karşıma alıcam. ( İşte bu yüzden düşün ve yazın hayatını çok seviyorum ) Onların düştüğü en büyük yanılgılardan biri de ' sevgi ' yi, ' aşkın ' öz-alt kümesi olarak görmeleridir. Onlar için aşk, sevmekten daha büyük yer kaplayan, daha önemli ve a-priori bir kavramdır. Sevişmek fiilinin sözünün bile edilemediği, leyla-mecnun masallarıyla kafaları ütülenmiş bu büyük kütlenin aşkı ulvi bir kaba sokması gayet normaldir aslında. Ve bunun sonucunda aşk kavramı sevgi kavramı üstünde tepinme şerefi kazanan, sakat bir düşünce doğmuştur. Aşk ! Müthiş ses, müthiş heyecan, 7' den 70'e herkesin sorgusuz ortak paydada buluştuğu sihirli kelime. Aşkın mantığı yoktur denir, matematiği ise hiç yoktur herhalde! Normal zamanlarda yaptığınız bazı şeylerin toplum nezdinde yaptırımı olurken, bu aşk için yapıldığında engizisyon mahkemeleri tatile çıkabiliyor. Çünkü aşk ilahi bir kavram gibi görülüyor. Bunun bir de kurumsal fanusa sokulmuş olan evlilik hali de var ki; bu yazıda buna hiç girmeyelim. ( "Bilge olan evlenmez. Evlense bile aşkın vehimlerine kapılmaz... Bir uygarlığın yetkinliği ve insanlığı ancak kardeşlik ve sevgiyle olasıdır." ) " Platonik aşk " diye bir kavramımız da var. Burda taraflardan biri, diğer tarafın haberi olmadan veya bilgisi dahilinde onu karşılık bulamayacağını bile bile aşkla sevmeye devam eder. ( umut olmadan, bırak aşık olmayı sürdürmeyi, ağda bile yapmaz oysaki ) Hele hele büyük bir aşk yaşamış olup, kişiyi ölümle veya herhangi bir yolla kaybedip de nadasa yatan aşıklar var ki; çok ilginç sosyolojik ve psikolojik çalışma alanı olacağı aşikardır. O aşktan sonraki her talibine sanırım " arslan yatan yere ben köpek bağlayamam " karşılığını vermektedir.

"Büyük insanlarda, liyakat sahibi olanların kendilerini budalaca aşka kaptırdıkları görülmez. Büyük ruhlar ve büyük işler aşkla uzlaşmaz" F.Bacon

Sevgili hayatı eften püften yaşayan milyarlarca insanım, aşk dediğiniz şeyi bu kadar abartmanıza hiç gerek yok. Çok kolaydır aşık olmak ve tıpkı osuruk gibi dağılıp gitmeye de mahkumdur ! Bir çift yeşil göze veya dünyanın en güzel gözü eşeklerdedir'e, güzelliğe, kalçaya, konuşma tarzına, gülümseyişe, dizide karizma rolü oynamasına, bunların hepsine veya listeye ekleyebileceğimiz envai şeylere aşık oluyorsunuz. Aşık olduğunuz insan için herşeyi yapmayı göze alırsınız, o kadar cesur ve vericisiniz yani (!) Herkes verirken alır, almayı ümit eder. Benim nezdimde bazı kavramların içi boştur; örneğin fedakarlık kavramı. Nedir anlamı; başkasının mutluluğu, iyiliği, güzelliği vs için aslında yapmak istemediği şeyi yapmak ve bu konuda külfet altına girmek. Breh breh breh.... ' hiçbir insan, maddi veya manevi kendine dönük bir çıkarı olmadan kılını bile okşatmaz, kıpırdatmaz '. Çok zorlama kendini. Güzel, alımlı, çekici ve seksi hissettiğin zamanlar beklentin büyük olucaktır. Brat Pitt gibi yakışıklı, Baban gibi sevecen, Küçük İskender gibi yazan, Bill Gates gibi kazanan, O'neil kadar büyük aleti olan, Ahmet Altan gibi romantik birini istiyceksin, ama zamanla, boynun büküldükçe beklentilerini kısacaksın. Boşluğa düştüğünde, çift gördüğünde hüzünlenmeye ve ana avrat sövmeye başladığın bir dönemde önce Brat Pitt gidicek, sonra baban, Küçik İskender, Bill Gates, Ahmet Altan....en sonunda O'neal a razı olacaksın! Ve aşk da zaten bu ; seni en iyi becerebilecek olan insanı yatağa atma sürecine aşk denir. Ayşe Armanınki gibi kutsal aşktan bahsetmiyorum, her sevgilisini görme zamanı geldiğinde karnında karıncalar hissedebilen cinsten ! Ulvi ve Tanrısal aşka inananlar, size sesleniyorum. Keep to please fuck yourself ! Öyleyse çekin ellerinizi ellerimizden, çekin dudaklarınızı dudaklarımızdan, göğüsümüze yaslanmayın, bedenlerimize dokunmayın, altımızda zevklenmeyin ! Gidin ve yaşayın kutsal aşklarınızı ama lütfen tüm bunalımlarınızı, sözüm ona pozitif düşüncelerinizi ve pembe gözlüklerinizi de alın yanınıza. 10 kızdan 7 si profil oluştururken, "...aklı bacak arasına kaçmamış biri..." diye Warning tabelası asar. Bu çok komik ya, hatta buna içerleyip de bir sürü şey saydırabilirim ama yapmıycam, cevabım aforzimam olsun : " aklımız bacak arasına kaçmamış olsaydı, kozmetik endüstrisi olmazdı, kıçına g-string giymenin bir anlamı kalmazdı, tekstil ve moda dünyası diye bişiy olmazdı, çiçekçiler, gün tüccarları iflas ederdi, annen ve baban olmazdı ve en önemlisi birbirimize ihtiyacımız olmazdı"...sanırım bu cevabım yeterince tatmin etmiştir sizi, etmediyse gidin sevgiliniz/kocanız/partneriniz ile birkaç posta sevişin, o da mı yok? please keep fingering yourself ( You man! That's not for you, you should fuck your hand, have fun! ).
Sabah sabah bu enerjiyi de nerden buluyorum? Kadın(lar) tarafından beter edildiğim için kin mi kusuyorum? Hayır, kadınları seviyorum, erkek erkeğe topluklar yok olsun. Kadın bedenini, kadın fizyolojisini, kimyasını, aklını seviyorum, kadın olgusunu seviyorum. Ben burda mantığa, sakat düşünceye, kavramların işe gelir şekilde kullanılmasına ve karanlık kalmış yanlara dikkat çekmek istedim. Hayatımda bir çok kadın var; annem,kız kardeşim, eski sevgilim, dostlarım, arkadaşlarım, sadece seviştiklerim.... birbirimizi kandırmayı bırakalım, bazı gerçeklere de şirin kavramlar vererek işin içi yüzünü anlaşılmaz ve karışık hale getirmeyelim. Aşk: öpüşmek, sarılmak, el ele tutuşmak, sevişmek isteğidir. Aşk cinsel sevgidir. Aşkın %99'u cinselliktir.

Hepimiz egomuzu besliyoruz ve lütfen birbirimizi kandırmayı keselim artık ! TEMA ya karşı değilim, ağaç dik! Yaşlıları ziyaret etmene karşı değilim, olabildiğince yap ! Arada sırada aptallık yapmana da karşı değilim, yap! Ama lütfen sevgiyi aşkın alt kümesi olarak görmeyi kes artık! Birçok insana kolayca aşık olabilirsin, bulutlarda uçabilirsin ama sevebilir misin? Sevgiyi bilir misin? Zor olan sevmektir, aşık olmak değil! İlk egonu incitecek sözü duyduğunda seni bırakıp gitmene aşk izin verir, ama sevgi öyle değil! Sevgi emeği, paylaşımı, saygıyı,karşındakini anlamayı, aklı, mantığı, sıkıntıyı, derdi, hüznü, sevinci, dostluğu, sekliği, gerçeği barındırır. Sevmek kolay değildir. Onun içindir ki şeyimizi sallasak aşık insana denk geliriz ama nadiren gerçekten seven insan görünce irkiliriz, şaşırırız, mutlu oluruz. Sevgi bulaşıcı ve dinamiktir. Sadece bir kadını sevmekten bahsetmiyorum; bir çiçeği, kediyi, mevsimi, şairi, resmi sevmek de dahil konumuza. Umarım anlatabilmişimdir iki kavram arasındaki farkı. Her eve bir bilinç lazım.


"İnsanlara kendi akıllarına saygı duymaları ve cesur olmaları telkin edilmeli ve kendileri için arkasından koşması gereken hayallere gereksinimleri varsa, doğruluk, iyilik ve barış sevgisini benimsemeleri öğretilmelidir" Henri D. Holbach


No comments: