Sunday 22 July 2007

Seçim Manifestosu




"İnsan ruhu yaptığı seçimlerle belirlenir. F.Nietzsche"

Bugün Genel Seçim var. 85 seçim bölgesinde 7.395 aday çoban olmak için yarışacakmış. Türkiyeyi ve türk halkını müreffeh bir geleceğe götürecek olan iktidarı ve maşalarını seçme günüdür bugün. Bu zat-ı muhteremlerin eğitim durumları şöyle imiş :
4.086 sı üniversite / yüksekokul , 2.369 sı lise / ortaokul ve geri kalan 940 ı da ilkokul mezunu imiş. Profesöründen tutun da emeklisine, ev hanımından tutun da kebapçısına kadar geniş bir aday yelpazesi var. Seçmenden oy dilenirken " Urfanın etrafı duman" söyleyeninden tutun da, mazot ve öss yi kaldıracağını söyleyenlerin bulunduğu seçim curcunasını bugün nihayete erdirmek üzereyiz. Mitingler yapıldı, hediyeler (!) ve bayraklar dağıtıldı; günlük 100 ytl benzin parasına arabasını parti hizmetine sunandan tutun da, genç ve yakışıklı diye 40 derece sıcaklık altında miting alanına koşan insan yığınlarının belirleyeceği bir yönetimi biz bugün hak (!) edeceğiz.
Çok renkli mitinglere şahit olduk; meclise girmesi muhtemel olan partilerin genel başkanları çok yoruldular kendilerini ve hedeflerini halka anlatmaya çalışırken. Buna mukabil bağımsız adayların mitingleri ise daha kıyaktı; örneğin benim bu civarda mini etekli adı sapı bilinmeyen şarkı söyleye(meye)n kadınlar eşliğinde millete hizmet vaad eden bağımsızlardan tutun da, ipi sapı Apo'ya kadar giden bağımsızların yarıştığı bir seçim arefesini arkada bırakıyoruz. Miting alanlarında, ya da çeşitli medya kanallarında partilerin kendi programlarını anlattıklarına pek şahitlik edemedim doğrusu. Birbirlerine bok atmaktan veya geçmişe atıfta bulunarak prim yapmaya çalışmaktan vakit bulamamış olsalar gerek. Fakat lütfetmişler, web sayfalarına parti programlarını koymuşlar, en azından oradan okuyabildik, sağ olsunlar !

Muktedir halkım , gene her zaman olduğu gibi en optimumunu (!) seçecektir. Üç partili koalisyon şimdiden hayırlı olsun milletime! "keep being fucked" doktrini altında, önümüzde aydınlık ve ferah bir beş yıl(dız) bizi bekliyor. Gelin size naçizane bir analiz yapmaya çalışayım, hem böylece bendeniz, daha kararını verememiş biri olarak, analiz sonrasında hedefi belli bir insan olarak klavye başında kalkarım, who knows?

AKP : En çıtır, en körpe partimiz. Geçen seçimlerde tek başına iktidar olma kudretine nail olmuş, makro tablolara baktığımzda da başarılı bir 5 yıl geçirmiş bir parti izlenimini çalışma partneri medya desteği ile seçmende yaratabilmiş bir partidir. Yaptırılan anketler ve bu yolla halkın ajite edilmeye çalışılması da cabası. Beyin takımını, " hadi ordancı Erbakanın" milli görüş okulundan yetişmiş şahsiyetler oluşturmaktadır . Erbakan tüm hayatı boyunca din ve siyonizm üzerinden bir siyaset güderken, artık evine Recai Kutan ve birkaç koyunu gütmek üzere çekilmiştir. Siyaset sahnesinde hala sandalyeli ve silüet olarak yer aldığına bakmayın, o artık malulen emekli. Ama işi iş, Uzan ya da "iş aş bu sefer haydar BAŞ" tan biri iktidara gelirse, emekli maaşı 2.000 ytl, harca harca bitmez ! Normalde bir cami derneğini bile yönetemeyecek bir insanın Meclis başkanlığı yaptığı, adaletin sadece mazgalları cilalamak olduğunu sanan bir adalet bakanının, asıl kendisini eğitim ve terbiyeye ihtiyacı olduğu halde eğitim bakanlığı yapan ve bir de bunlara mollalarla, şeyhlerle, iş adamları ile beyin fırtınası seanslarına katılan bir başbakanı eklersek, kadronun ne kadar da liyakatlı olduğunu rahatlıkla görebiliriz (!). Sayfalar dolusu yazardım ama yerimiz mi dar ne ?

MHP : Ari türklerin partisi, ulu ve saf insanların cemaati ! Kandan ve kafatasçılıktan beslenen bu muhalefet partisinin meclise gireceği açıktır. Ülkücüyüm çok şükür diyenlerin % 14 oranında oy alacağını sanıyorum. Bozkurtlar şimdiden çiftleşmeye başladılar bile, hayırlısı olsun ! Meclis çok şenlik bir yer olucağa benziyor.

DP : Fiyasko bir birleşmenin ayakta kalan çocuğu ! Yıkılmadım , ayaktayım imajını veren Sülo'nun partisi. Derin devlet - MİT tecrübesi olan, emniyette paşalık yapmış bir lidere sahip şimdi DP. Menderesin DP'sini canlandırmaya çalıştığını, o ruhu yakalama çabasında ve hatta ve hatta o ruhun devamı olduğunu Ağar,kendileri ifade etmişlerdir. İdam sehpaları çürümemiş olmalı....hadi bakalım sağ-sol culuk oynayalım. Barajı kuvvetle muhtemel aşacaktır. Hükümet ortaklığı şimdiden hayırlı olsun. Bir yıl içinde terör gündem maddesi olmaktan da böylece çıkmış oldu, yaşasın idi !

CHP : Müzmin muhalefet; ebedi şeflerin, hizipçilerin partisi ! Ulu önder Atatürkün kurduğu en köklü siyasi parti. İnsanın canı acıyor, içi gidiyor..böyle büyük bir insanla özdeşleşmiş bir partinin ayaklar altında olması, ahalinin "Baykal'ı hiç sevmiyorum" diyerek partiyi reddeder bir imaja sahip olması ne yazık bir Atatürk hayranı olarak beni üzüyor. Parti ön plana çıkartması gerektiği sol gömleğini çıkartmış, hatta donunu bile çıkarmış olarak birkaç yaşlı takımının şefliğinde uçuruma gidiyor. Bir şansı var : tepki oyları, gün AKP yi devirme günüdür oyları onu uçurumdan kurtarabilir. Ama iktidarı ele aldığında , köklü ve radikal değişimleri yapmak üzere genç ve liyakatlı beyinlere parti devredilmez ise, sonunun Ecevitin DSP si gibi olması içten bile değil. Ecevit ruhunu da CHP ye kattıklarını, vicdani rahatsızlığından dolayı Ecevitin ölümünden sonra, özür mahiyetinde dile getirebilen Baykalın hangi öze sahip olduğunu hep birlikte göreceğiz. İktidarın hayırlı olsun ve bu senin son şansın !

Diğer partiler ekstrem olup, baraj altında kalacaklarından dolayı, onları mevzubahis etmiyorum. Burda Genç Parti için de bişeyler demeden geçemiycem, milleti ve ülkeyi soymuş olup ta tekrar çaldıklarını millete iadeyi ziyaret maksatlı dönmek isteyen Uzanın aslında vaatleri bir nevi yapılabilir bulunabilir. Örneğin mazotun 1 ytl olacağı maddesi. Doğru olabilir. 1 ytl nin üstündeki mevcut marjı milletten çaldığı ile finanse edebilir! Adının Genç Parti olması ve de genel başkanının ütopik siyaset anlayışına sahip, genç ve yakışıklı olmasından dolayı partisin % 8 -9 larda oy alacağını öngörebiliyorum. Kebapçı da onlara katıldı zaten, servetinin de % 30 unu halka vermeye amade üstelik ( % 70 i ona kalsın canım , o kadar türkü söyledi, kafa patlattı ). baraj dışında kalanlar gerçeğiniz kutlu olsun. Please dont hesitate fingering yourself ! kisses

"Kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız: önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz? Nietzsche"

Çok fazla uzatmadan yazımı noktalayayım. Bu arada şu anda kararım netleşti. Alternatifler arasında bir çoban seçmemiz gerektiği ortadadır. Koyunluk vazifemize, egomuzu incitmeden, vatandaşlık sorumluluğumuz diyerek sandıklara akın edebiliriz, ettik de ! Birilerinin pirzolalık eti olmak bizim demokrasi anlayışımızdır zaten. Çoğunluğu tatmin etmek, bir nevi sosyal mastürbasyon yani; ama bunların hiçbiri beni henüz boşaltamadı, orgazm uzak bana..'çek Mustafa çek çek, hayat hep böyle çekmekle mi geçecek' ...

Bu bir Seçim Manifestosudur, beğendiğim parti ve kişiler olmadığından, seçme hakkımı seçmeyerek kullanmak istiyorum. Eyvallah!

"Kendi alabileceğin bir hakkı, bırakmayacaksın sana vermelerine. Nietzsche"

4 comments:

7.oda said...

hayatımız seçimlerimizdir diye bi laf vardı da.. biyerden mi okudum.. nerden okudum.. yoksa ben mi uyduruyorum bilemedim..
ama öyle..

Nik said...

Hayır uydurmuyorsun, böyle bir laf var, hatta mevsim salatası, çoban alatası, rus salatası,... gibi çeşitleri vardır; " Yaşam seçtiklerimizden ibarettir ", " Seçtiklerimiz hayatımız, hayatımız ise seçtiklerimizdir." ...gibi.

Bunu bi aforizma olarak kabul edemeyiz ama siyasilerden yazarlara, akademisyenlerden halka yayılmış çok geniş bir grupça zaman zaman slogan ve motive aracı olarak kullanılmaktadır.
...ama ben " yaşam seçtiklerimizdir " yargısına katılanlardan değilim. bana göre yaşam, ' seçtiklerimiz ve seçmediklerimizden ibarettir '. By the way, you are the first person who has posted a comment here on my blog :) Regards

7.oda said...

seçmediklerimiz.. seçemediklerimiz..
hatta belki de seçtiklerimizden daha çok seç(e)mediklerimiz..
aklıma şuyazım geldi..

Nik said...

Yazını okudum; "hayat paradoksu " bu olsa gerek...çoğu insan için hayat seçmediklerinden ibarettir yargısı geçerlidir diyebiliriz. Onlar, kendilerine biçilmiş fanusta, başkalarının seçmiş olduğu bir hayatı sürdürmekteler. Onlar adına seçen tarafın, aile, sevgili, sistem, kültür, cunta, yazgı olmasının bir önemi yoktur...temelde hepimiz birbirimize benzeriz, ayrıştığımız nokta tam da seçmediğimiz şeylerdir. Ben çoşkun olmayı seçmeyerek, çoşkun olandan daha "iyi" bir insan oluyorum...ama ya ben gerçekte daha çoşkunsam? burada düşünmek ve yapmak arasındaki ayrım ortaya giriyor. hangisi daha az suçlu? ben yapan olarak " tecavüzcü" , " ahlaksız" yaftasını alırken, bu fiilin dışında kalanlar ise otomatik olarak " iyi " kavramına haiz olmaktalar..ilginç...temel sorun karşımızdakini anlamak değil bence; kendimizi yani insanı anlamak konusu odak noktası olmalıdır..." otomatik adam " adlı yazım yardımcı olabilir