Thursday 11 February 2010

Sevgili Dölüm


Hoşgeliş ! Barajı aştın sayılır (milyonlarca spermi geride bırakmak küçümsenecek bir iş değil). Asıl yarışa girmeye hak kazanacaksın yakında. Final grubuna kalmış bir spermden öte birşey değilsin gerçekçi bir bakışla ; tüm yaşamın boyunca bunu unutma ve kendini fazla önemseme. Sadece şanslı olduğunu bil, ne de olsa senin gibi milyarlarcası her dakika lağımlara akmakta. E lağıma gitmekten yırttığın için çok da fazla sevinme, daha şık ve karmaşık bir boka batmak üzeresin. Senin bu duruma düşmene sebep olan hammadde (biz erişkinler buna “baba” diyoruz) ben olduğum için, yaşam denen bu garip şeye (biz erişkinler anlamlandıramadığımız her boka “şey” deriz) seni bi parça hazırlamam gerek. Dinle ve anlamaya çalış:

Öncelikle dünyaya geldiğin mekana bir göz atmalısın, çünkü yaşama ilişkin tüm gerçekleri algılaman için sadece bu aşama bile yeterlidir. Doğduğun yerde seninle aynı ortamı paylaşanlar olduğu gibi daha özel muamele gören şanslı bebekler de olacaktır (hemşerilik, rüşvet, adam kayırmacılık ve para gibi kavramlarla tanışmak zorunda kalacaksın). Hatta seninkinden çok daha iyi yerlerde doğanlar olduğu gibi berbat yerlerde doğanlar da olacaktır. Özetle doğduğun andan itibaren eşitliksiz bir yaşantıyla tanışacaksın ve buna bütün ömrünce tanık olacaksın (Herkesin eşit olduğu, üretimin ve emeğin değer gördüğü bir düzen de mümkün elbette ama sen yine de bunu yüksek sesle dillendirmesen iyi olur, polisler fikrine anlayış göstermeyebilir.)

Eğer erkek olursan garip bir şekilde karşı cinsten önce hemcinslerin (amcan, dayın vs.) pipini göstermeni isteyecekler (baban olarak söz veriyorum ben istemiycem) Hatta daha da ileri gidilip, komşulara ve akrabalara da gösterilecek senin pipi. Ha, eğer erkek değil kız olursan tam tersi olacak; değil eşe dosta göstermek kendin bile ilgilensen kukunla, ayıplanacak, kötü muamele göreceksin. Neden mi? İşte bunu yanıtlamak pek zor. Şöyle diyelim; çok eskiden üç beş saloz “kadınlara cinsellik haramdır” buyurduğundan. Kadın olduğunda sadece doğurman ve yuvana bağlı, sadık bir eş (!) olman beklenecektir. Erkeksen para kazanman yeterli, ötesinde ne olduğunu kimse dert etmez, kaygılanma.

Küçücük bi veletken kafana sokulmak istenen şeylerle karşılaşacaksın: din, para, ahlak, ayıp, saygı, devlet, polis, silah, milliyet, mülkiyet….bir sürü tanımla yüzleşeceksin. Hiçbirinden korkma! Seni korkutmak ve özgürlüğünü elinden almak için icat edilmiş bütün kavramların farkında ol. Sadık bir köleye dönüştürülmek isteneceksin, toplum ahlakı denilen şarlatanlık yoluyla. Bir de ilerde yaşayacağın anlamsızlıklar var ki, şu an söylediğimde aklının alamayacağı kadar saçma gelecek ama büyüdüğünde toplumsal uyuşturucularla alışmış olacağından sorgulamayacaksın bile. Ya da sorgulayıp, zindanlarda sorgulanacaksın. Örneğin askerlik diye bişey konacak önüne, yapmak zorunda olduğun. Ömrünün en verimli yıllarında bir süre, bu bir nevi tutuklu/köle halini yaşamak zorunda bırakılacaksın. Neden mi? Seni, senin gibi kimseye saldırmaya niyeti olmayan insanlara karşı korumak yalanı altında, hükümranların hırsının oyunu olarak. Gerekirse bu saçmalıkta yine senin gibileri öldüreceksin, senin gibi olmayan buyurganların hırs ve maddi kazanımları için. Şaşırma!

Aşklar yaşayacaksın. Aşk bu yaşamda önüne çıkacak en keyifli şeydir, ıskalama(bu konuda babanın pek inancı ve şansı olmasa da)! Her ne şekilde ve nedenle olursa olsun aşktan kaçma. Yüreğinin sesi, duyabileceğin en gerçek dost sestir, dinle onu mutlaka. Önüne evlilik denen birşey de konacak zorla, Kanma! Medeni hal denen bir medeniyetsizliği aşkından olman için değiştirmen istenecek evlenerek. Devletleşmen anlamına gelecek bu, aşkını devletleştirmen. Bu saçmalıklarla zaman harcama, yürek denen şey devletleşmez. Umursama!

Yaşamın en büyük iki tabusu hep karşında asılı olacak: din ve seks. Din, kişisel ve toplumsal özgürlüklerin kontrol altına alınması adına yaratılmış bir başka numara, buna da kanma! Sorgulayan ve daha çok özgürlük isteyenleri uyuşturmak için birebirdir. Tıpkı diğer uyuşturucular gibi bundan da koru kendini, her daim uyanık olmalısın.

Seks bedeninde ve düşüncende yaşayacağın zevklerin en güzelidir. O kadar güzeldir ki, bizlerin mutluluğundan mutsuz olmak gibi bir alışkanlığı olan toplum kurucu ahlak tanrıları tarafından lanetlenmiştir. Hele kadınsan asla seksten zevk almaman tembihlenir. Seks senin için bir nevi görevdir; doğurganlık ve eşini memnun etmek görevin. Erkeksen biraz daha şanslısın, en azından sevişmekten hoşlandığın için kimse seni yargılamaz, hatta övgüler bile alabilirisin. Çevrende seks hakkında söylenen hiçbir şeye kulak asma. Bilmen gereken tek şey; seksin harika bir şey olduğu ve bunu seninle yaşamak isteyen herkesle dilediğince yaşayabileceğindir. Unutma ki yaşam denen bu süreçte gerçek anlamda senin olan tek şey bedenindir ve onu istediğin şekilde kullanmandan doğalı olamaz.

İki koca şapşalla karşılaşacaksın: para ve hırs. Bunlardan ilkini elde etmen için çoğunlukla ikincisine sahip olman gerekecek. Yaşamın boyunca değişimleri hep “para” ile yapacaksın. Birinden bişey alabilmen için para gerekli olacak ve birinin senden birşey alabilmesi için de sana para vermesi gerekecek. Neden mi? Bunu da açıklamak oldukça zor, şu an açıklamam sana inanılmaz aptalca gelecek, doğup büyüdüğünde ise yine “alıştırılmış” olacağından sorgulamayacaksın. Kısaca şöyle diyelim: hani sana sözünü ettiğim ikinci şapşal var ya (hırs dediğimiz), ona çok fazla sahip bazı insanlar “diğerlerinden daha üstün olma” hastalığına tutulmuşlardır. Bu insanlar, iyilikte, yardımseverlikte ve dostlukta “daha üstün” olamayınca başka şeyler icat etmek zorunda kalmışlardır. Bunun için para, başarı, mevkii, iktidar vs. gibi bir sürü yeni yarış başlatmışlardır. Ki hepsinin içinde en önem verilen ve diğerlerini elde etmeyi de kolaylaştıran paradır. Buna en çok sahip olan, kendini diğer insanlardan değerli ve erdemli sayar. Bu “daha çok” derdindeki insanlardan uzak dur, senin diğer insanlarla yarışın sadece daha fazla ve yalın sevgi için olsun.

Tüm bunları uygular ve beni dinlersen yaşamın oldukça zor geçecektir, hazırlıklı ol. Ama geçirmen gereken bu sürecin sonunda şunu anlayacaksın: dolaylı da olsa kimseye verdiğin bir zarar ve kötülük olmadığından, paraya-hırsa tapmadığından ve aşklarını, sevişmelerini yüreğinle yaşadığından dolayı; en parlak güneşi, en yeşil ormanı, en mavi denizi ve en duru sevgileri hep sen yaşamışsın. Gülümse! Çünkü bu baban olacak adam seni lağımlara veya verimsiz tarlalara dökmeye devam edecektir.

No comments: